Hakkımda

Fotoğrafım
Fotoğraf, müzik, gezi, yemek, hukuk = Rüya =)

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Gürcistan-Batum / Gürcistan'dan iPhone Almak.

Selamlar. Aslında bu bloğu ilk olarak gittiğim yerleri (ülkeleri, lokantaları vb.) düzenli olarak yazacağımı düşünerek açmıştım. Fakat öyle olmadı. Yazamadım, vakit ayıramadım. Yazmayı severim, fakat uzun zamandır bırakın bloğu bir yere bir şey bile çiziktiremedim..  Her neyse bu girdinin asıl konusu Batum ve batumdan iphone almak olacak. Trabzon'da Üniversite okuyorum ve Gürcistan yakın olduğu için günübirlik, 1-2 gün kalmalık Batum'a gidebiliyoruz..


YOL? Batuma nasıl gidilir? Arabanız varsa, Karadeniz Sahil şeridini kullanarak Sarp'a kolaylıkla varabilirsiniz. Yolda kesinlikle sıkılmayacağınızdan eminim. Her yer yemyeşil, bir taraf hırçın Karadeniz, diğer taraf Yemyeşil doğa. Eskiden, bu yolun yapılmadan önce daha güzel olduğu söylenmekte fakat ben eski halini görmediğimden bir şey diyemeyeceğim. Fakat yazının ilerleyen kısımlarında farklı bir noktaya değineceğim..
Evvet Sarp sınır kapısına vardınızz. Biz Batum'a ilk gittiğimizde kimliklerimizle 1,5 lira vererek Batum'a geçiş yapmıştık. Fakat artık bu değişmiş. Biliyorsunuz ki yurt dışı çıkış harcı 15 TL. Gürcistan için de bunu 15 TL yapmışlar. Artık 1,5 TL değil, 15 TL vererek geçtik. Burada bir dip not açmam lazım. 2. sefer gittiğimizde   iPhone almak için gitmiştik. Eğer Batuma ana gidiş sebebiniz, elektronik alet almak ise Pasaportunuzla geçmenizi tavsiye ederim. Çünkü pasaportunuz olmadan taxfree yapılmıyor, bu da 250-300 lira zararda olduğunuz anlamına geliyor. Bilmeyenler için taxfree yi kısaca anlatayım; Örneğin Türkiye'de aldığımız bir şeyde KDV+ÖTV gibi vergiler ödüyoruz. İşte taxfree demek bu vergilerin düşülmesi demektir.

Burada bir dip not açayım. Uçakla yurtdışına seyahat edenler bilir. Her free shoptan alışveriş yapabilirsiniz. Fakat Kara gümrüklerinde bu durum biraz farklı. Eğer Türk Free shopundan bir şey almak istiyorsanız girerken alabiliyorsunuz. Çıkarken alamıyorsunuz. Eğer 3 günden az kalıyorsanız İçki - sigara alamıyorsunuz. Ama bizim 2. gidişimiz ve her gidişimizde de aldık bir sorun olmadı bu da benden size tavsiye ;)



 Tamam buraya kadar her şey güzell, kontrollerden de geçtiniz. Welcome to the Georgia! Şimdi sakın ha paranızı LARİ'ye dönüştürmeyin. Çünkü sınırın hemen arka tarafındaki dövizciler daha düşük çeviriyor parayı. Fakat bir kaç tane normal kurdan çeviren de var. Tabelalara bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Tamam bu kısmı da geçtikten sonra, Batum'a yol almak için, taksiye bineceksiniz. Sarı taksi görmedim ben pek Gürcistanda, normal sivil arabalar taksicilik yapıyor. Taksiyle pazarlık yapın. Yanılmıyorsam sarp- batum arası 40-50 km idi. 35 Lari ye gitmiştik. yani  40 TL ye filan geliyor. Yani km başına 1 TL gibi bir rakam ödüyorsunuz. Batum da taksi baya ucuza geliyor. Biz 3 kişi olduğumuz için taksiyi kullandık. Tabi dolmuşlar da var ama sıkış tıkış gidildiği için biz taksiyi tercih ettik. Mercedes taksi göreceksiniz şaşırmayın. Taksilerle her halükarda pazarlık yapın. Boşuna İngilizce konuşmayın. Türkçe çoğu biliyor. ;)

Tamam bu kısım da oldu. Batuma vardınız. Batumda rahat dolaşmak için Sınır Kapısındaki Tourist İnformation Desk'ten kendinize Batumu gösteren turistik bir harita alırsanız rahat edersiniz. İnternetten de bilgi edinirseniz oh ne ala mualla. Batumdaki bütün turistik yerler o haritada var. Hem de kaybolmazsınız. Dediğim gibi İngilizce bilmiyorlar. Artık beden dili ile konuşmaya çalışın. Ve Türkçe konuşun. Çünkü Türkçe'yi az çok anlasalar da İngilizceyi hiç anlamıyorlar.

Ne yiyelim?? Biz taksici Ağabey'e haçapuli yemek istediğimizi söylediğimizde bizi güzel bir lokantaya bırakmıştı. Lokantanın adını unuttum ama gölün yanında olan 2 katlı bir lokantaydı. Batumda güzel bir göl var. herkes bilir. Haçapuli Batum'da yenilebilecek en geleneksel yemek. Aslında Haçapuli, Peynirli pide. =) Ha ben öyle çççook beğenmedim ama geleneksel yedim. =) Yanında Armut suyu için. O da meşhurdur. Haçapuli şöyle bir şey. Ben yumurta yemediğimden tabiiki yumurtasız yedim. Ama herkesin kendi zevki.

Daha sonra iphone almak için Batum Apple Store'a gittik. Fazla gezmedik Batumu çünkü daha önceden gezmiştik. Batum Apple Store, Batumi Plaza'nın içinde, insanlara Apple Store deyince anlamıyorlar. Ondan hiç uğraşmayın Batumi Plaza deyin. Zaten avm gibi bi yer. Apple store da onun içinde ufak bi yer. Biz iPhone 5 aldık. 1350 TL ye geldi. Hong Kong fiyatıyla aşağı yukarı aynı. Türkiye fiyatı ise 2000 TL ve üzeri değişiyor. iPhone alırken Taksit ve komisyon olayını kesinlikle bankanızdan sorun. Para Lari çevirildiği için, problemler yaşanabiliyor. Siz en iyisi mi sıcak parayla gidin... Appla stordaki bir kaç eleman inglizce biliyor. Fakat Türkçede biliyorlar ordan burdan anlaşırsınız. Aldığınız iPhone u daha sonra elinize verilen yurtdışı çıkış kağıdıyla e-devlet üzerinden kayıt ettirebilirsiniz. Aman ha çıkarken kağıdınızı hiç bir görevliye vermeyin..!

Konaklama?? Evet işte geldik zor bir noktaya... Siz siz olun oteli çok iyi seçin, bizim karşımıza bir Türk abi çıkmıştı onun sayesinde iyi bir aile oteline yerleştik.. Fakat Batum'da bir çok pis işlerin olduğu oteller var ondan aman dikkat.. Biz yine Batumi Plazanın karşısındaki otelde konakladık. Bu otelde de konaklama ucuzdu. Tabi yemeği filan yoktu. Ama makuldü. Akşam ise Tabiiki olmazsa olmaz Casinoya gittik. Klasik Casino mantığı olarak; ye, iç fakat oyna mantığı vardı. Güzelce yemeğimizi yedik, içkimzi içtik para vermedik, ama makul miktarlarda slot oynadık. Bunun için önerebileceğim casino Sheraton Otelin Casinosu.

Geldik Batum'a, Türkiyeden çıkıp Gürcistan sınırlarına girdiğinizde, çok kötüymüş buralar düşüncesine kapılacaksınız fakat Batum şehrine girdiğinizde, çok güzel ve şirin bir şehirle karşılaşacaksınız. Batumlular şehre ve şehirciliğe önem vermeye başlamış. Ama genelde binalara makyaj yapıyorlar. İçleri pek de iç açıcı değil. Ama dış görünüm mükemmel. Yukarıda sahil yolundan bahsetmiştim. Daha sonra değineceğim demiştim.. İşte o an geldi. Batı Karadeniz yolu boyunca adam akıllı bir kum sahil yok. Çünkü yol sayesinde bu özelliğini yitirmiş. Fakat Batumda kilometrelerce uzanan sahilleri görünce galiba insanların ne demek istediğini anlayacaksınız.
Genel olarak Batum gidilmesi kolay, gezilmesi kolay, insanın bütçesini sarmayacak özellikte bir şehir. Gidin görün derim. =)

18 Ağustos 2013 Pazar

Gala Gölü Milli Parkı

Merhabalar. Uzuuuuuuun bir aradan sonra, size Edirne'nin Enez ilçesindeki Gala Gölü gezimizden bahsetmek istedim. Gala gölü; çeşitli balık ve kuş türleriyle ünlü, endemik yapıya sahip bir alan olan, Meriç Deltasında yer alıyor. Bir çok Flamingo, Pelikan,Karabatak vb. görmek mümkün. Daha başka bir çok kuş türü var fakat ben hepsinin adına yeterince vakıf değilim. Buraya daha çok gezmek ve fotoğraf çekmek için gittim. Fakat asıl alanım kuş fotoğrafçılığı olmadığı için elimde bulunan 70-300 mm lens yetmedi. Öncelikle şunu söylemeliyim; Eğer buraya kuş fotoğraflamak için gidecekseniz, 400 mm ve üzeri tele lensler kullanmalısınız. Zaten bu işe gönül vermiş kişilerin ekipmanları arasında bunlar vardır.

Nasıl gideceğiz diye sorarsanız? Biz Enez-İpsala yolundan devam ederek, Milli Park'a ulaştık. Parkın içini arabayla geçebilirsiniz ama yollar biraz bozuk. Eğer cipiniz varsa sorun olmayacaktır. Biz delilik yaptık ve vurduk kendimizi yollara.. 

Saat? Aslında ilk başta sabah saatlerinde gidecektik. Fakat Gala Gölünün akşamüstüne doğru çekilmiş fotoğraflarını görünce, akşamüstü gitmeye karar verdik. Ama sabah saatlerinde daha çok kuş gözlemleniyor imiş. 

Ve Milli Park olayı; Bu parka Milli Park statüsü kazanmadan önce gelmiştim, yollar çok kötüydü, asfalt yol yoktu fakat kuş çoktu. Her yer kuş doluydu. Tabi o zamanlar fotoğrafla uğraşmıyordum ve küçüktüm. Araziye girdiğimizde sürekli tüfek sesleri duyduk. Milli Park statüsü almış bir yerde bu tarz şeylerin olması üzücü, hem kuş popülasyonu açısından, hem doğa açısından kötü... 

Umarım bu doğa harikası yer hakettiği değeri bulur...



11 Mayıs 2012 Cuma

İnsan haklarına inanıyor musun?


200 metrede altın ve bronz madalya kazanan Amerikalı iki siyah atletin, Tommie Smith ve John Carlos’un siyah deri eldivenli yumrukları havada, başları önde posteri yıllarca hayal dünyamızı ve asıl oda duvarlarımızı süslemişti.
İtiraf ediyorum ki, Aynur Çağlı’nın o muhteşem haberini okuyana kadar aynı karede önde duran, gümüş madalyalı Avustralyalı beyaz atlete hiç dikkat etmemişim. Adı Peter Norman imiş...
İşte bu atlet geçen hafta öldü. Haberin ve konunun tekrar gündeme gelmesinin sebebi budur.
Gelelim hikayeye...
Mexico City’de 200 metre finali koşulmuş. Amerikalı (siyah) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliği Avustralyalı (beyaz) Peter Norman kazanmış.
Madalya töreni için bekledikleri sırada, Carlos, Peter Norman’ın yanına gelerek sormuş:
- İnsan haklarına inanıyor musun
 
- Evet, inanıyorum 
.- Peki ya Tanrı’ya? 
- Bütün kalbimle... 

Bunun üzerine, iki siyah atlet kafalarındaki eylem planını açıklamışlar, Norman tereddütsüz katılmış:
- Ben eyleminizi destekleyeceğim, bana ne yapmam gerektiğini söyleyin! 
İlk defa, o günler için müthiş bir provokasyon hatta devrim sayılacak bir eylem planlıyor iki genç adam: Amerika’daki ırk ayrımcılığını ve siyahlara reva görülen fakirliği ve ikinci sınıf vatandaşlığı protesto edecekler... Ama nasıl?
Fikir Norman’dan geliyor: bir çift siyah deri eldiven buluyorlar, sağ tekini Tommie, sol tekini John eline geçiriyor; fakirliği sembolize etmek için çıplak ayakla kürsüye çıkıyorlar, başları kederle öne eğik, sıkılı yumruklarını havaya kaldırıyorlar. Önlerinde duran beyaz atlet Peter Norman da, dayanışmasını göstermek için kalbinin üstüne ‘İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi’nin kokartını iğneliyor.
Amerikan milli marşı çalarken plan icra ediliyor ve eylem koyuluyor.
Ve tabii (hatırlıyorum) dünya birbirine giriyor. Amerika ayağa kalkıyor. Olimpiyatlar bile gölgede kalıyor, dünya gazeteleri yumrukları havada siyah atletlerin fotoğrafını birinci sayfadan veriyor...
Amerikan Olimpiyat Komitesi iki siyahın spor kariyerini o saniye bitiriyor. Eylem amacına ulaşmış, Amerika’daki zenci azınlığın durumu dünya gündemine girmiştir. Smith ve Carlos spor hayatlarını (ve buna bağlı olarak geleceklerini) feda etmişler ama dünya tarihine geçmişlerdir. Dünyadaki yüz milyonlarca ezilmiş siyahın ilahı haline gelmişlerdir.
Peki ya Avustralyalı beyaz Peter Norman?
Okuduğuma göre, Norman’ın da hayatı kararmış.
Tommie Smith diyor ki:
“Peter, bir beyazdı. O günlerde siyahların haklarını savunma cesareti gösteren, onurlu ve belkemiği sahibi beyaz çok azdı. Peter, Avustralya’ya döndüğünde kimse yüzüne bakmadığı gibi, herkes tarafından yargılandı. Onun da atletizm kariyeri bitti, spor çevrelerinden dışlandı. Tehditler, işsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sıkıntılı günler yaşadık ki, üçümüzün de ilk evliliği sona erdi.”
Avustralya Devleti Norman’ı ölene kadar affetmemiş ama... Norman intikamını mezara götürmüş: 1968 Olimpiyatları finalinde ikinci olurken kırdığı 200 metre Avusturalya rekoru hâlâ, 38 yıl sonra kırılamamış.
Ölene kadar süren ‘eylem kardeşliği’...
İki amerikalı ve bir Avustralyalı ‘lanetli’ atletin o gün başlayan ‘eylem kardeşliği’ ve dostlukları ömür boyu sürmüş. Aradan geçen 38 yıl boyunca, yazışmışlar, buluşmuşlar, görüşmüşler.
Ta, geçen hafta, Peter Norman evinin bahçesinde kalp krizi geçirip 64 yaşında ölene kadar.
Ve şimdi, fotoğrafın sağına tekrar bakın
Melbourne’de yapılan cenaze töreni. ‘Onurlu beyaz atlet’ Peter Norman’ın tabutu, Tommie Smith (solda) ve John Carlos’un omuzlarında ..

Bununla alakalı bir film de çekilmiş Salute the Movie. Bu da onun fragmanı;

11 Aralık 2011 Pazar

Acınacak Haldeyiz! (Pamukkuş yazısı)



Bilenler bilir.. Benim çok sevdiğim düşkün olduğum bir kuşum vardı..Pamuk.. Öldü. Çok yakın bir dostunu kaybeden insan neyse bende aynen öyleyim şu an. Mutsuz, üzgün, ağlamaklı her daim..

Artık kafesinin yeri boş kaldı. Her sabah bizi şakıyarak uyandıran bir kuşumuz olmayacak artık. Ya da kafamıza konan, ben nereye gidersem takip eden, etrafımda pırrr dönen kuşum artık yok! Ondan bana hatıra kalsın diye tüyünü aldım. Saklayacağım..

Onu gömmem gerekiyordu..Ve işte o zaman daha iyi anladım ki acınacak haldeyiz. Etrafımızda nefes alabileceğimiz, ayağımızın toprağa değebileceği ya da minik hayvanlarımızı gömebileceğimiz... yerler o kadar az ki ya da hiç yok. Beton yığınlarının arasında sıkışıp kalmış olmak.. işte bunu düşünüdüm. Pamuk'u parka gömdüm. Bulabildiğim tek toprak parçası parktaki toprak idi. Ellerimle kazdım, kazdım, kanayana kadar. Ve onu son yolculuğuna uğurladım.. Seni çok sevdik biz Pamuk.. Dünyanın en sevimli kuşu..

Bu aslında bir Pamuk Kuş yazısı ve aynı zamanda bu şehir insanı yazısı.

Okuyanlara ise teşekkürler..

18 Kasım 2011 Cuma

Turna Kuşu ve Japon Kız


Beni çok etkileyen bir hikaye okudum az önce paylaşmak istedim. Ve gerçek bir hikaye...


Japonya'ya atom bombası atıldığında 2 yaşında olan bir kız, 12 yaşına geldiğinde maruz kaldığı radyasyon nedeniyle kansere yakalanmış ve hastaneye yatırılmış. Ama durumu ümitsizmiş.

Hastanedeki tüm doktorlar, küçük kızın ölümü için gün sayarken, küçük Japon kızı hayat doluymuş. Koridorlarda koşuyor, oynuyor ve diğer hastalara yardım ediyormuş. Hastaların arasında en sevdiği kişi ise 80 yaşlarında..., kendisi gibi kanser olan yaşlı bir kadınmış.

Küçük Japon kızı, ölüm döşeğindeki bu yaşlı kadını hiç yalnız bırakmamış. Kadın ölmeden hemen önce "Benim için çok geç ama, bizim inanışımıza göre; eğer bir kişi kağıttan 1000 tane turna kuşu yaparsa, her istediği kabul oluyor. Ben yapamadım, sen yap ve kurtul" demiş ve son nefesini vermiş.

Küçük Japon kızı çok üzülmüş ama hayatta kalma arzusuyla geleneksel Japon sanatı olan origamiyle kağıtan turna kuşları yapmaya başlamış. Neşe içinde çalıştığından ilk başlarda çok hızlı yapıyormuş. 1000 tane turna kuşu yapması işten bile değilmiş.

Ama sağlığı da hızla bozuluyormuş. Bu hazin öykü önce yerel, sonra da uluslararası basında yer almış. Dünyanın dört bir yanından insanlar kıza, binlerce turna kuşu göndermeye başlamış.

Ama küçük Japon kızı, haberler basında çıktığında elini kıpırdatamaz hale gelmiş. Hayattaki son saatlerini 644. kuşu yaparak geçirmiş. Kuşu bitirmiş, gözleri kapanırken hemşireler ve hastabakıcılar, postadan çıkan yüzlerce origami kuşuyla odasına girmişler. Ama küçük Japon kızı yüzünde bir tebessüm yatağında cansız yatıyormuş. Postacılar aylarca kağıttan turna kuşu taşımışlar hastaneye. Sayısı milyonlara ulaşan turna kuşları Japonya'da bir müzede sergileniyor...

Bu hikaye Japonya'da 1943-1955 yılları arasında yaşayan Sadako Sasaki'nin hikayesidir. Arkadaşları, eksik kalan 356 turnayı katlayıp onunla birlikte gömerler.

Turna kuşu, o zamandan beri barışın ve nükleer silahsızlanmanın simgesidir.

Küçük kızın hayatı "Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu" adıyla 1977 yılında Eleanor Coerr tarafından kaleme alınmıştır

18 Eylül 2011 Pazar

Lunch Break On A Skyscrapper




Merhabalar yenidenn =)

Dün itibariyle tatilim resmen sonlanmış bulunmakta. Yaklaşık 10 gündür İstanbulda değildim çünkü. Bundan sonra uzun süreli bir yere gideceğimi de pek sanmıyorum.

İstanbula gelir gelmez tabi okuldan arkadaşlarla filan buluştuk. Ayaklarımız şişene kadar dolaştık. Sahaflar Festivaline gidelim dedik. Her sene gitmeye çalışırız. Fakat geçen sene yeri Gezi Parkının oradaydı. Bu sene de orada sandık, bir baktık ki festival Trtnin oradaymış. Trt çok uzak geldi, o yorgunluğun üstüne, bizde başka bir gün gitmek için karar kıldık. Yorgunluğumuzu sahilde bir çay içerek dindirelim dedik. Kalan son takatimizle de Gümüşsuyundan, Kabataş'a doğru tabanvay yaptık. Yolda poster satan bir satıcıya rastladık. Güzel posterleri vardı satıcının. Tabi çooook sevdiğim bir fotoğrafı görünce dayanamayıp aldım bir tane. O fotoğraf hakkında bilgi vermek sitiyorum biraz. Büyük ihtimal görmüşsünüzdür zaten üstteki fotoğrafı. Şimdi duvarımda asılı çok güzel oldu, kocaman bir poster. =))


Bu fotoğraf 1932 yılının 29 Eylül'ünde, Rocefeller Center'ın inşaatı esnasında Charles C. Ebbets tarafından çekilmiş, ''Gökyüzünde Öğlen Yemeği'' isimli çalışma. Bu fotoğraf çok şey anlatıyor.. Ben bu fotoğrafa bakınca mutluluğu görüyorum, Dostluğu görüyorum mesela.. Ha bir de bu fotoğrafa yapılan nazireler var onları da paylaşmak istiyorum. =)

















17 Eylül 2011 Cumartesi

İETT'den komik cevap!




Merhabaa..

Geçenlerde İETT'ye zamları şikayet için bir yazı yazdım. Ve bana verdikleri cevap ultra KOMİK. Ben 2 zammın gereksiz olduğunu, vatandaşı zor duruma düşürdükleri gerekçesini öne sürerek şikayet etmiştim. Onlar ise bana İETT ÜCRET TARİFESİ'ni yollamışlar. Bir de altına şaka gibi yani ama, ''
Vatandaşlar şikayetlerini topluulasim@ibb.gov.trmail adresine yapabilirler.'' Yazmışlar. Galiba bu cevap copy-paste bir cevap olsa gerek. Her şikayette bulunanlara bunu yolluyorlar anladığım kadarıyla. Bende onların copy-paste cevabını buraya copy-paste ediyorum. Bakalım size ne kadar komik gelecek?


Kurumumuz Ulaşım Koordinasyon Merkezi`nin (UKOME) kararıyla yeni ücret tarifenine 15.08.2011 tarihi itibariyle geçmiştir. Tarife akaryakıt fiyatları, enflasyon oranlarına bağlı olarak malzeme ve yedek parça girdi maliyetindeki artışlarda göz önüne alınarak ,ücret düzenlemesini yolcularımıza asgari seviyede ve sosyal sorumluluk çerçevevesinde yapılmıştır. 15 Ağustos 2011 Pazartesi günü uygulanacak olan yeni tarifeyle tam kontör 1,75 lira, öğrenci 1 lira olurken tek geçişlik bilet fiyatı 3 lira olarak belirlendi. Kademeli bilet sisteminin uygulandığı metrobüste yolcular üç durağa kadar tam 1,45 öğrenciler 0,85 lira, üç durak sonrası için tam 2,10 öğrenciler ise 1 lira ödeyecek. İETT, ÖZEL HALK OTOBÜSLERİ, OTOBÜS A.Ş., İDO, ŞEHİR HATLARI, ÖZEL DENİZ MOTORLARI VE RAYLI SİSTEMLERDE; ELEKTRONİK BİLET (AKBİL - ELEKTRONİK KART) Tam 1,75 TL Öğrenci-İndirimli 1,00 TL Diğer (Öğretmen/Yaşlı) 1,20 TL MAVİ KART (AYLIK) Tam 140,00 TL İndirimli - Öğrenci 70,00 TL Diğer (Öğretmen/Yaşlı) 80,00 TL ELEKTRONİK BİLET İLE AKTARMA Tam 1,00 TL İndirimli -Öğrenci 0,40 TL Diğer (Öğretmen/Yaşlı) 0,60 TL METROBÜS HATTI İlk 3 durak için tam 1,45 TL Öğrenci 0,85 TL Diğer (Öğretmen/Yaşlı) 1,00 TL Üç durak sonrası için tam 2,10 TL Öğrenci 1,00 TL Diğer (Öğretmen/Yaşlı) 1,20 TL SINIRLI KULLANIMLI ELEKTRONİK BİLET Tek Geçişlik Bilet 3,00 TL İki Geçişlik Bilet 5,00 TL Beş Geçişlik Bilet 12,00 TL On Geçişlik Bilet 23,00 TL İDO, ŞEHİR HATLARI, ÖZEL DENİZ MOTORLARI VE RAYLI SİSTEMLERDE Kurumsal Bilet (Jeton vb.) 2,00 TL ADALAR ŞEHİR HATLARI VE ÖZEL DENİZ MOTORLARI Tam 3,00 TL Öğrenci 2,00 TL Diğer (Öğretmen/Yaşlı) 2,35 TL Jeton 4,00 TL ÖZEL DENİZ MOTORLARI Jeton (KARTAL-ADALAR) 3,50 TL İDO BOSTANCI-KABATAŞ, BOSTANCI-BAKIRKÖY Tam 4,75 TL Öğrenci 3,15 TL Diğer (Öğretmen/Yaşlı) 3,45 TL Jeton 7,00 TL KABATAŞ-ADALAR Tam 6,50 TL Öğrenci 4,75 TL Diğer (Öğretmen/Yaşlı) 5,30 TL Jeton 8,00 TL BOSTANCI-ADALAR Tam 3,90 TL Öğrenci 3,30 TL Diğer (Öğretmen/Yaşlı) 3,60 TL Jeton 5,00 TL • Köprü geçiş ücreti fiyatlara ilave edilir. • Etüt için yapılan taşımalarda servis ücretinin en fazla %30’ u ilave edilir. • Kardeş indirimi (Gerekli belgeler ibraz edilmesi ve aynı okula gitmeleri halinde birinci çocuk tam ikinci çocuk %10 üçüncü çocuktan itibaren % 20 indirim olarak uygulanır. • Öğretim yılı boyunca resmi ve idari tatiller ücrete tabidir. Yarıyıl tatili ücreti alınmaz. • Öğrenci taşımacılığı yapan her araç, Okul Aile Birliği tarafından onaylanmış ve servis aracı kiralama komisyonunca yazılı olarak bildirilen, maddi durumu yeterli olmayan ihtiyaç sahibi bir öğrenciyi ücretsiz taşıyacak. • Taşıma Ücreti her ayın 1 ile 10’u arası ödenmesi esastır, ancak yıllıkta ödenebilir. Yıllık peşin ödemelerde tarife üzerinden en az % 5 indirim uygulanır. • Ücret tarifesinde belirtilen fiyatların dışında ücret talep eden ya da ilgili UKOME kararında belirtilen hükümlere uymayan ve vatandaşa/müşterisine gerektiği gibi davranmayan okul servis araçları ile şoförler hakkında tüm şikâyetleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi Alo Beyaz Masa 153’e ya da Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğüne iletebilirsiniz. Vatandaşlar şikayetlerini topluulasim@ibb.gov.tr mail adresine yapabilirler.